Dilek Doğru
mali müşavir
19 MAYIS RUHUYLA KARANLIKDAN AYDINLIĞA
Takvim yaprakları 19 Mayıs 1919’u gösterirken, Türk milleti hiç olmadığı kadar zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyordu. Ekonomik, siyasi, toplumsal anlamda her alanda tükenmiş bir imparatorluğun enkazı altında ezilen halk, aynı günümüzde olduğu gibi yeni bir umut arayışı içindeydi.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Türk milletinin kurtuluşu için sadece elleri silahlı düşman birlikleriyle değil aynı zamanda, yozlaşmış, cahil bırakılmış ve bilime-ilime uzak insanlarla da mücadele etmek zorundaydılar. Çünkü küresel bir dünyada bilimin ışığından uzaklaşmak demek, bir milleti karanlığa mahkûm etmek demekti. Ancak bu çok büyük ve meşakkatli bir adımdı. Belki de Atatürk’ ün Türk milleti için yaptığı en önemli şey, Türk milletini çağdaş yaşam ve medeniyetle tanıştırmasıydı. Halkın büyük bir çoğunluğu okuma yazma bile bilmezken, kendisi Geometriden Dilbilimine, Siyaset biliminden Fen bilimlerine kadar birçok alanda fikirler geliştirmiş ve Türk milleti için en doğru kararları alma yolunda ilerliyordu.
Peki, Atatürk bunları nasıl başarmıştı. Şüphesiz geleceği gençliğe emanet etmesinde bir neden vardı. Atatürk değişim ve gelişimin ancak gençlerin elinden olacağını biliyordu. Çünkü gençliğin verdiği enerji, başarı arzusu ve merakları onları her zaman çağdaş bir dünyaya hazırlayacaktı. Şunu unutmamak lazım ki; bu öngörüye ulaşmak Atatürk için bile kolay değildi. Zira böyle bir öngörüye ulaşmak yıllarca süren eğitim, merak, şüphecilik ve gelişimden geçiyordu. Bu nedenle kendisi Türk milletinin eğitimine bu kadar önem verdi. Kendi tarihini ve kendi dinini daha iyi anlayan bireyler yetiştirmek için çeşitli çeviriler yaptırarak Türk halkını ilimle buluşturmak için adımlar attı. Batı dünyasına daha iyi uyum sağlayabilelim ve batının ilim ve teknolojisinden daha iyi faydalanabilelim diye harf inkılabını gerçekleştirdi. Bu harf inkılabının etkilerini hala görebiliyoruz. Atatürk sayesinde Türkiye birçok Ortadoğu ve Müslüman ülkelerden farklı olarak sanayi, bilim, teknoloji ve daha birçok sektörde gelişimini gerçekleştirdi.
Elbette aksaklıklar ve tökezlemeler oldu ancak Türk milleti geç de olsa Atatürk’ ün Türk milleti için çizdiği yoldan vazgeçmemesi gerektiğini anladı. Atatürk tarih boyunca birçok medeniyetin çöküşünü okumuş ve bunlardan ders çıkarmıştı. Gelişmeyen toplumların er ya da geç yok olacağını biliyordu. Bu nedenle “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.” Dedi. Bu sözün doğruluğunu geçirdiğimiz bu küresel salgın sürecinde daha iyi anladık umarım. Zira tüm dünya, Hristiyan’ ı, Musevi’ si Müslüman’ ı, Budist’i herkes bilim adamlarının ağzına bakıyor. İşte bunlar Türk milleti için birer ders niteliğindedir. Son yıllarda inşaata ve betonlaşmaya harcanan milli servetler, şatafata ve itibar adı altında yapılan gereksiz harcamalar bilim yolunda seferber edilseydi. Bugün farklı şeyler konuşuyor olurduk elbette. Hakikat her zaman bilim olmuştur. Unutmamak lazım ki; Atatürk birçok konuda çağının ötesinde, öngörüsü kuvvetli ve bilgili bir liderdi. Kurtuluş savaşından sonra kurduğu ilişkiler Türkiye’yi ileri taşıdı. Hiçbir zaman yılgınlık yaşamadı ve bıkmadı. Bize düşen görev de bıkmadan, yılmadan gençliğe gereken değeri vermektir.
Bir Mali Müşavir olarak, üretimin ve bilimin ülke menfaatleri için ne kadar önemli olduğunun farkındayım. Endüstri 5.0 çağında gençlerimizi, üretime, Ar-Ge ve bilim çalışmalarına yönlendirmek, ülke kaynaklarını bu uğurda harcamak. Katma değerli ürünler üretmek ve daha adil bir vergi sistemini yürürlüğe sokmak, aydınlığa çıkmanın başlangıcı olacaktır. Akılcı, bilimden yana ve dogmatik kuramlara bağlı kalmayan gençlik, geleceğimize, Atatürk ve silah arkadaşları için bırakabileceğimiz en
önemli armağandır. Kanaatimce Gençliğe armağan edilen 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı bu ülke için mihenk taşı niteliğindedir. Çünkü dünya üzerinde gençlerin muhafazasına bırakılmış başka bir devlet yoktur. Atatürk bu zamanların geleceğini önceden görmüş ve” Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir” derken Türk gençliğine güvenini vurgulamıştır. 19 Mayıs 1919 Türk gençliği için büyük bir gururdur kaynağıdır. Durum ne kadar ümitsiz olsa dahi pes etmeyen Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını unutmamalıyız. Yarınlarımızı ve çocuklarımızı cemaat ve tarikatlardan koruyarak topluma faydalı ve üreten bir nesil yetiştirmek bizim elimizde. Atatürk sayesinde neler başarabileceğimizi farkına varmak bu ülke için yapılacak en güzel şeydir. Üniversite çağındaki birçok gencimiz işsizlikle mücadele ederken kurtuluşu artık yurtdışında aramaktadırlar ancak unutulmamalı ki; gençler cumhuriyetin ve Atatürk’ün size ihtiyacı var. Çünkü siz olmadan gelecek de olmaz.
Bu nedenle, Cumhuriyeti bizlere armağan eden ve bizlere umut dolu yarınlar bırakanları şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun…
Elbet, Bir gün bu karanlık günleri de unutacağız ama vazifemiz her zaman aklımızda payidar olacaktır.
Diğer Konuk Yazarlarımız
Alkan Yılmaz





























